Articles by "doktorlar"
doktorlar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
En yeni konular, en gücel haberler. En son çıkan internet haberleri. Oyun haberleri. Hepsi webtegez.blogspot.com'da..
Ülkemizde çalışan hemşirelerin mesleklerini bırakma nedenlerinin incelendiğinde aşağıda sunulan önerilerin, hemşirelik mesleğinden ayrılmaların önlenmesine ve hemşireleri elde tutma stratejilerine yol gösterici olacağı düşünülmektedir:

1. Hemşirelerin, daha çok genç yaşlarda mesleklerini bırakmaları nedeniyle; yöneticilerin, bu grubun işten ayrılma kararlarını belirleyen olumsuzlukların giderilmesini öncelikli bir konu olarak ele almaları gerekmektedir.

2. Çalışma koşullarının ağır olmasına bağlı ayrılmaların önüne geçilebilmesi için gerekli iyileştirilmeler yapılmalıdır. Çalışma saatleri, hemşirelerinde bir biyolojik ritimleri olduğu ve sosyal yaşamın önemli olduğu da düşünülerek yeniden düzenlenmeli, hemşirelerin hastanede kalış süreleri ve iş yükleri azaltılmalıdır.

3. Hemşirelerin çalışma şartlarının zorluğu, hizmet alanlarının bakıma ihtiyacı olan ve ölmek üzere olan insanların olduğu düşünülerek yıpranmaları hesaba katılmalı, nöbet ücretleri, maaş ve ek ödeneklerde ilgili iyileştirmeler yapılmalı ve hemşirelik daha cazip hale getirilmelidir.

4. Ağır iş yükü sorunun çözümü için hasta-hemşire oranları yeterli hale getirilmeli; hemşire eksikliği sorunu kısa dönemde gidermeli ve hemşirelere kendi görevleri dışında iş yüklenmemelidir.

5. Hemşirelerin meslekte çalışma süreleri ve yetenekleri göz önüne alınarak ilerlemeleri sağlanmalıdır.

6. Evli ve çocuk sahibi olan hemşirelerin çalışma çizelgeleri daha dikkatli ve uygun şekilde hazırlanmalı, çocuk yardımı ve kuruma ait kreş gibi olanakların arttırılması yönünde stratejiler geliştirilmelidir.

7. Hemşirelik mesleğine istemeden girenlerin ayrılma ihtimalinin yüksek olması nedeniyle bu grubu hemşirelikte tutma stratejileri geliştirilmelidir.

8. Her düzeyde görev alan yönetici hemşirelerin, astlarıyla olan ilişkilerinin hemşireler üzerine etkisini anlama ve uygun davranış modelleri geliştirme konusunda eğitim almaları sağlanmalıdır.

9. Hemşirelerin çalışma saatlerinin ev ve iş yaşamı arasındaki dengeyi bozmayacak düzeylerde ayarlanması gibi konularda duyarlı davranılmasına gereksinim vardır. Bu bağlamda yönetici hemşirelerin, özellikle yoğun bakım ve acil gibi yoğun kliniklerde çalışıp, nöbet tutan ve hafta sonu çalışan hemşirelerin güçlendirilmesine önem ve öncelik
verme; nöbet listesi ve hafta sonu izinleri uygun şekilde düzenleme, mesleki gelişim ve görevde yükselme olanakları ve kararlara katılımlarını sağlama gibi iyileştirmeler yapmaları gerekmektedir.

10. Bu çalışmada ücret önemli bir ayrılma nedeni olarak saptanmamasına karşın, son yıllarda hemşirelik ücretlerinde yaşanan sorunlar nedeniyle, günümüz koşullarında ayrılma kararını etkileyeceği unutulmamalıdır.

11. Ülkemizde hemşirelerin hemşire olma ve hemşireliği bırakma nedenleri nitel bir araştırma ile daha derinlemesine incelenmelidir. Hemşire işgücü çalışmalarına ışık tutacak nicel verilere gereksinim olması nedeniyle; konu ile ilgili sistematik kayıtlar tutulmalı ve bir veri tabanı oluşturulmalıdır.

12. Ülkemizde önlem alınmadığı takdirde meslekten ayrılmaların devam edeceği ve daha büyük bir hemşire yetersizliği ile karşı karşıya gelinebileceği her zaman dikkate alınan bir konu olmalıdır. Bu doğrultuda hemşirelerin elde tutulması hiçbir zaman önemini kaybetmemeli ve önleme stratejilerinin geliştirmesine önem verilmelidir.



KAYNAKLAR

  • AYŞEN UĞUR GÖK HEMŞİRELİKTE YÖNETİM ANABİLİM DALI YÜKSEK LİSANS TEZİ ALINTIDIR.
  • Kavla İ. Hemşirelerde iş doyumu ve tükenmişlik ilişkisi, Dokuz Eylül Üniversitesi,Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 1998, İzmir.
  • Bilgili N. Ankara Dışkapı SSK Hastanesi’nde çalışan hemşirelerin genel ruhsal Durumlarının Değerlendirilmesi, V. Ulusal Hemşirelik Kongresi, 1997, İzmir.
  • Aydın R. Hemşirelerde iş doyumu ve kişilerarası çatışmalara olan etkisi, İstanbul Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Psikiyatri Hemşireliği Anabilim Dalı Yüksek Lisans Tezi, 2000, İstanbul.
  • Güneş N. Bir üniversite hastanesinde çalışan hemşirelerin iş doyumlarını etkileyen etmenlerin incelenmesi, Yüksek Lisans Tezi, 2006, İzmir.
  • Velioğlu P. Hemşireliğin düşünsel temelleri kitabı, Alaş Ofset Maatbaası, 1994, İstanbul.
En yeni konular, en gücel haberler. En son çıkan internet haberleri. Oyun haberleri. Hepsi webtegez.blogspot.com'da..
 Farklı düzeylerde eğitim alma: Ülkemizde hemşirelik eğitimi lisans, önlisans, açık öğretim, lise sonrası 18 aylık kurs ve ortaokul sonrası 4 yıllık lise şeklinde beş ayrı düzeyde verilmiştir ve bu farklılık devam etmektedir. Bu heterojenlik mesleği algılama, mesleki çabaları benimseme, belirli bir gelire sahip olma gibi özelliklerinden dolayı mesleği olumsuz etkiliyor. Eğitim düzeylerinin farklılığı, çalışma yaşamında yetki ve sorumluluklara yansımıyor. 1996 yılında kapatılan Sağlık Meslek Liseleri 2001 yılında tekrar açıldı, hemşirelerin üniversite düzeyinde eğitim talepleri dikkate alınmadı. Oysa şu an dünyada ortaokul sonrası lise eğitimi ile yetinen ülke bulunmamaktadır.

Hemşirelik Kanunu: 1954 yılında çıkarılan 6283 sayılı Hemşirelik Kanunu hemşirenin değişen ve yapmakta olduğu rol ve işlevlerini kapsamıyor. Avrupa Birliği süreciyle birlikte hızla uyum yasaları çıkarılırken hemşirelik yasasının gündemde olmaması, çıkan yasaların ülkemiz sağlık ihtiyaçlarını yansıtmamaktadır.

Hemşire istihdamı: Sağlıkta dönüşüm adıyla yürütülen politikalar, genelde sağlık çalışanlarını, özelde hemşireleri oldukça olumsuz düzeyde etkilemiş; halen etkilemeye devam etmektedir. Sağlıktan kar elde etmeyi hedefleyen bu politikalar tedavi edici sağlık hizmetlerine dayandığı, koruyucu sağlık hizmetlerini yok saydığı ya da finansal olarak bireysel sorumluluk alanını daralttığı için hemşirelerin istihdam sorunları ülkemiz dahil, pek çok ülkenin önemli bir sorunu. Ülkemizdeki toplam 80 bin hemşirenin yüzde 90'ı tedavi edici sağlık hizmetlerinde çalışıyor. Bunun yanında tedavi edici sağlık hizmetleri, Sağlık Bakanlığı tarafından belirlenen kadronun yarısından bile az sayıda hemşire ile yürütülmektedir. Örneğin 300 yataklı bir çocuk hastanesi için 400 hemşire kadrosu belirlenmişken 150?170 hemşire ile hizmet verilmektedir.

Böylesi yoğun koşullarda çalışan hemşireler kendi alanları olan bakımı başkalarına bırakma tehlikesiyle karşı karşıyadır. Bu durum mesleğin özerkliğini, bakım kalitesini olumsuz yönde etkilemekte, hemşireliğin sadece hekim istemlerini uygulayan bir meslek olarak algılanmasına neden olmaktadır.

Branşlaşma: Ülkemizde temel eğitim sonrası akademi dışında branşlaşma olanakları yoktur. (Ameliyathane hemşireliği, yoğun bakım hemşireliği, onkoloji hemşireliği vb.) Yıllarca onkoloji hemşireliği yapmış hemşireler çok farklı alanlarda çalıştırılabilmektedir. Bu durum mesleki doyumu azaltarak tükenmişliği artırmaktadır.

Cinsiyet: Hemşireliğin sosyolojik özelliklerinin en başında gelen önemli faktör cinsiyettir. Ülkemizde erkek hemşirelerin sayılarının çok az olması ve hemşireliğin kadınlara özgü bir meslek olarak algılanması mesleğin gelişimini olumsuz yönde etkiliyor. Ataerkil aile temelli toplumumuzda kadınlardan erkeğe boyun eğme ve saygı beklendiğinden, kadınlardan oluşan hemşirelik de bu anlamda büyük ölçüde payını almıştır.

Ülkemizdeki sağlık sisteminde geleneksel sağlık anlayışı hâkim. Hastanın merkezde olmadığı, hasta hakkında karar verenin tek başına hekimin olduğu bu anlayışın değişmesi gerekiyor.

Türk Hemşireler Derneği'nin 2000 yılında hemşire, ebe ve sağlık memurlarının meslekten memnuniyetine ilişkin yaptığı araştırmada; araştırmaya katılan hemşirelerin yüzde 41,9'unun mesleğinden memnun olduğu, yüzde 58.1'inin mesleğinden memnun olmadığı saptanmış. Memnuniyetsizlik nedenleri ise,
1. Ücret yetersizliği,
2. Görev yetki ve sorumluluklarının belli olmaması,
3. Risk fazlalığı,
4. Görev dışı işlerde çalıştırılma,
5. Meslekte ilerleyememe,
6. Toplumun mesleğe yönelik olumsuz yaklaşımı,
7. Yoğun çalışma temposu,
8. Yardımcı sağlık personeli olarak değerlendirilme,
9. Fazla çalışma ve
10. İstenilen branşta çalışamama olarak sıralanmış.

Ülkemizde sağlık ve hemşireliğe yönelik planlamalarda hemşirelerin olmaması ya da yeterince temsil edilmemesi de mesleğin otonomi kazanmasını olumsuz etkileyen faktörlerden biri olarak görülüyor.

Hemşirelik profesyonel bir meslektir. Gelişmiş ülkelerde meslekleşme sürecini tamamladığı halde yukarda sayılan nedenlerden dolayı ülkemizde meslekleşme istenilen düzeyde değildir.

Hemşirelik mesleğinde yaşanan sorunlar, hemşirelik uygulamalarına; hemşirelerin bağımsız fonksiyonlarından olan bakım verme ve yardım etme işlevlerini yeterince yerine getirememesi, mesleki bilgi ve yeteneklerini etkin kullanamaması şeklinde yansımaktadır. Bunun sonucunda toplum kaliteli hemşirelik bakımı alamamakta, sağlık hedeflerine ulaşmada hemşirelik potansiyeli değerlendirilememektedir.

Ekip olarak tüm hemşirelerimizin "Hemşireler Günü"nü candan kutlar, mesleklerinde üstün başarılar, özel hayatlarında mutluluklar dileriz.