Financial Times gazetesi, bundan sonra asıl hareketin AKP içinde yaşanacağını ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Taksim’e değil de kendi partisine dikkat etmesi gerektiğini yazdı.
Dünyaca ünlü gazeteden erdoğan'a ciddi uyarı
Gazetenin dış haberler editörü David Gardner imzalı yazıda, Taksim Meydanı’nda sürmekte olan eylemler, “Recep Tayyip Erdoğan’ın otoriter tarzına karşı birbirinden çok farkı kesimlerce düzenlenen protestolar” sözleriyle tanımlandı.
Yazıda, Taksim’in bir Tahrir ya da Tienanmen olmadığını ve her ne kadar kendisinin “Türklere ve Müslümanlara tanrının bir lütfu” olduğuna inanıyor olsa da, Erdoğan’ın da bir Hüsnü Mübarek ya da Çin Komunist Partisi olmadığı belirtiliyor.
David Gardner’a göre sorun başka bir yerde.
Yazıya göre, Erdoğan iktidarda 10 yıl geçirdikten sonra “güç sarhoşluğu” yaşıyor.
Erdoğan’ın inatçılığı karşısında siyasi denetleme bulunmadığını, sadece birkaç kurumsal denetleme olduğuna dikkat çekilen yazıda, Başbakan’ın kendisini Atatürk gibi milletle özdeşleşimiş bir lider olarak görmeye başladığı belirtiliyor.
Financial Times yazarı David Gardner, ancak Atatürk’ün büyük bir general olduğunu, oysa Erdoğan’ın son savaşını veren bir general gibi davrandığını yazdı.
Yazıda Başbakan’ın Kral Lear gibi “kafayı yediği (keşke)” de ileri sürülüyor. Erdoğan’ın Taksim’deki ve diğer kentlerdeki protesto gösterilerinde bulunan insanların ne kadar farklı kesimlerden olduklarını anlamadığını kaydeden yazar, “Ona oy vermeyenler, aynen verenler gibi, onun paternalist kalıbına girmek istemiyor” diye yazdı.
Bundan böyle asıl hareketin AKP ve onun çevresinde yaşanacağını belirten yazar şöyle devam etti:
“Önümüzdeki yıl muhtemelen yeni bir anayasa ve Erdoğan’ın istediği yeni yetkilerle donatılmış doğrudan seçilecek olan ve görevi AKP’nin kurucularında olan Abdullah Gül’den alacak ilk başkanlık için bir referandum yapılacak. Başbakan Türkleri kutuplaştırdıkça ve Cumhurbaşkanı da birleştirdiği sürece bu ortak proje kapanın elinde kalır. Kriz sırasında Erdoğan kavgacı oldu, oysa Gül yumuşatıcı rol üstlendi ve böylece anahtarı eline aldı.”
AKP’nin az görülen gerçek bir kitle hareketi olduğunu, ama artık kaderinin tek bir adamın otoritarizmine bağlı olduğunu vurgulayan Gardner yazısını şöyle sonlandırıyor:
“Eğer Erdoğan başkanlığı istiyorsa, görevi bırakması gerekecek, böylece oy getirecek başka bir lider arayışlarına giren parti üzerindeki ağırlığını kaybedecek ve Gül de açık ara en popüler halef olarak görünüyor. Aradaki mesafe kapanıyor. Dikkat edilmesi gereken yer iktidar partisidir.”
Dünyaca ünlü gazeteden erdoğan'a ciddi uyarı
Gazetenin dış haberler editörü David Gardner imzalı yazıda, Taksim Meydanı’nda sürmekte olan eylemler, “Recep Tayyip Erdoğan’ın otoriter tarzına karşı birbirinden çok farkı kesimlerce düzenlenen protestolar” sözleriyle tanımlandı.
Yazıda, Taksim’in bir Tahrir ya da Tienanmen olmadığını ve her ne kadar kendisinin “Türklere ve Müslümanlara tanrının bir lütfu” olduğuna inanıyor olsa da, Erdoğan’ın da bir Hüsnü Mübarek ya da Çin Komunist Partisi olmadığı belirtiliyor.
David Gardner’a göre sorun başka bir yerde.
Yazıya göre, Erdoğan iktidarda 10 yıl geçirdikten sonra “güç sarhoşluğu” yaşıyor.
Erdoğan’ın inatçılığı karşısında siyasi denetleme bulunmadığını, sadece birkaç kurumsal denetleme olduğuna dikkat çekilen yazıda, Başbakan’ın kendisini Atatürk gibi milletle özdeşleşimiş bir lider olarak görmeye başladığı belirtiliyor.
Financial Times yazarı David Gardner, ancak Atatürk’ün büyük bir general olduğunu, oysa Erdoğan’ın son savaşını veren bir general gibi davrandığını yazdı.
Yazıda Başbakan’ın Kral Lear gibi “kafayı yediği (keşke)” de ileri sürülüyor. Erdoğan’ın Taksim’deki ve diğer kentlerdeki protesto gösterilerinde bulunan insanların ne kadar farklı kesimlerden olduklarını anlamadığını kaydeden yazar, “Ona oy vermeyenler, aynen verenler gibi, onun paternalist kalıbına girmek istemiyor” diye yazdı.
Bundan böyle asıl hareketin AKP ve onun çevresinde yaşanacağını belirten yazar şöyle devam etti:
“Önümüzdeki yıl muhtemelen yeni bir anayasa ve Erdoğan’ın istediği yeni yetkilerle donatılmış doğrudan seçilecek olan ve görevi AKP’nin kurucularında olan Abdullah Gül’den alacak ilk başkanlık için bir referandum yapılacak. Başbakan Türkleri kutuplaştırdıkça ve Cumhurbaşkanı da birleştirdiği sürece bu ortak proje kapanın elinde kalır. Kriz sırasında Erdoğan kavgacı oldu, oysa Gül yumuşatıcı rol üstlendi ve böylece anahtarı eline aldı.”
AKP’nin az görülen gerçek bir kitle hareketi olduğunu, ama artık kaderinin tek bir adamın otoritarizmine bağlı olduğunu vurgulayan Gardner yazısını şöyle sonlandırıyor:
“Eğer Erdoğan başkanlığı istiyorsa, görevi bırakması gerekecek, böylece oy getirecek başka bir lider arayışlarına giren parti üzerindeki ağırlığını kaybedecek ve Gül de açık ara en popüler halef olarak görünüyor. Aradaki mesafe kapanıyor. Dikkat edilmesi gereken yer iktidar partisidir.”
Post A Comment:
0 comments: